top of page

 

Hipotiroidi ve Hipertiroidi Tedavisi

 

​

Hipotiroidi Tedavisi

 

Yerine koyma tedavisi

​

Hipotiroidi toplumda çok sık rastlanılan bir klinik durumdur. Tiroid patolojilerine baÄŸlı olabileceÄŸi gibi nadir de olsa hipofiz hastalıklarına baÄŸlı sekonder hipotiroidi görülebilir. Hipofiz patolojilerine baÄŸlı sekonder hipotiroidilere nadir rastlanılır. Tiroid bezinden kaynaklanan primer hipotiroidi sebeplerine bakıldığında sebep çok sıklıkla otoimmün sebepli Hashimoto hastalığı olduÄŸu görülür. Hashimoto hastalığından sonra radyoiyot tedavi ve tiroidektomi sonrası görülen yani iyatrojenik sebepler en sık primer hipotiroidi sebepleridir. Bu durumlardaki hipotiroidiler kalıcı hipotiroidi durumlarıdır. Kalıcı hipotiroidili hastaların tedavisi denildiÄŸinde ömür boyu sürdürülmesi gereken tiroid hormonunu yerine koyma (replasman) tedavisi akla getirilmelidir.

​

Tercih edilen preperat

​

Tiroid hormonu replasman tedavisinde tercih edilen preperat L-tiroksindir (T4). Kullanımda olan preperat endojen sentezlenen tiroksin hormonu ile eÅŸ molekül yapısındadır. Triiyodotironin (T3) tercih edilmemesinin nedeni T3 hormonunun yarı ömrünün kısa olması ve gün içerisinde 2-3 kere alınması gerekliliÄŸidir. Ömür boyu sürmesi gereken hipotiroidi tedavisinde T3 kullanımı kiÅŸilerde hasta uyum sorununa ve tiroid hormonu serum seviyesinde dalgalanmalara neden olabilmektedir. Ayrıca L-tiroksin verildiÄŸinde deiyodinaz enzim aktivitesi ile serumda T4’den T3’e dönüÅŸüm olur. Böylelikle T3 gereksinimi de karşılanmış olur. L-tiroksinin yarı ömrü uzundur. Günde tek doz kullanım yeterlidir. Yarı ömrü 7-10 gün olduÄŸu için birkaç gün unutulduÄŸunda bile serum tiroid hormonu seviyesinde ciddi boyutta eksiklik gözlenmez.

​

Günlük tiroid hormonu gereksinimi

​

Günlük L-tiroksin gereksinimi kiÅŸiler arasında çok farklılık gösterebilir. Ortalama olarak gereksinim 100-125 µg/gün (1,6-1,8 µg/kg/gün) olmakla birlikte 25 µg/gün kadar düÅŸük veya 300 µg/gün kadar yüksek doz gereksinimi olabilir. Bu deÄŸiÅŸkenlikte hipotiroidi etyolojisi, hastanın yaşı, cinsiyeti, metabolik durumu, ilacın gastrointestinal sistemden absorbsiyonu rol oynayabilir. Hastanın doz gereksinimi serum TSH ve serbest T4 ölçümlerine göre tespit edilmelidir.  L-tiroksinin yarı ömrü uzun olduÄŸu için serum seviyesi 2-3 hafta sonra oluÅŸur. Yapılan araÅŸtırmalar serum TSH ve T4 seviyelerinde stabilizasyonun 5-6 hafta sonra daha kesin oluÅŸtuÄŸunu göstermiÅŸtir. Bu nedenle serum TSH ve serbest T4 ölçümü tedavi baÅŸlandıktan 5-6 hafta sonra yapılmalıdır. Serbest T3 ölçümü hipotiroidi tanısında ve tedavisinde çok güvenilir bir kriter deÄŸildir. BaÅŸlangıç dozu olarak klinik tecrübeye göre hastanın gereksinimi olduÄŸu tahmin edilen doz ile baÅŸlanır. Bunun istisnası olarak kardiyovasküler hastalığı olanlarda koroner olayları tetikleyebileceÄŸi için bu hastalarda gerekli olduÄŸu düÅŸünülen dozdan çok daha düÅŸük dozlarla baÅŸlanarak çok yavaÅŸ doz artışına gidilmelidir.

​

L-Tiroksin tedavisi izlemi

​

Tedavi baÅŸlandığında hastaya L-tiroksin tedavisinin ömür boyu sürdürülmesi gerektiÄŸi bilgisi verilmelidir. Ä°lacını düzenli kullanması durumunda mortalite ve morbidite riski beklenmez. Özel bir diyet uygulaması gerekmez. Ötiroidinin sürekli olması için ilacını düzenli kullanması gerekir. Serum tiroid hormonu seviyesinde ciddi oynama olmaması için düzenli kullanım dışında gastrointestinal absorbsiyonu da göz önüne alınmalıdır. L-tiroksin gastrointestinal sistemden absorbsiyonu çok iyi olan bir preperat deÄŸildir. Bazı besinler emilimini azaltabilir. Bu nedenle aç karnına alınmalı en az 20-30 dakika bir ÅŸey yenmemelidir. Gastrointestinal emilimi çok etkileyen demir, kalsiyum preperatları L-tiroksin ilacı ile en az 3-4 saat sonra alınmalıdır.

Replasman dozu ayarlandıktan sonra hekim kontrollerinin 6-12 ay aralıklarla yapılması genellikle yeterlidir. Kadınlara gebelikleri döneminde L-tiroksin tedavisini kesmemeleri gerektiÄŸi hatta tiroid hormonu gereksinimi arttığı için gebelik tespiti ile birlikte hekime baÅŸvurarak serum tiroid hormonu seviyelerini ölçtürmeleri gerektiÄŸi bilgisi verilmelidir.

 

------------------------------------------------------------------------------------------------------

Hipotiroidide replasman tedavisinin genel özellikleri

​

  • L- tiroksin replasmanı yeterlidir

    • T3 replasmanı gerekmez

  • L tiroksinin yarı ömrü uzundur

    • Günde tek doz verilmesi yeterlidir

  • L tiroksin gereksinimi kiÅŸiler arasında farklılıklar gösterir

    • 25-300 ug/gün (ort doz 100-125 ug/gün, 1.6-1.8 ug/kg/gün)

  • Serum TSH ve ST4 sonuçlarına göre doz ayarlaması yapılır

    • 5-6 hafta aralıklarla yapılan ölçümler

  • L tiroksinin farmakodinamik özelliklerine dikkat edilmelidir

    • Emiliminin etkilenmemesi için aç karnına alınmalıdır

  • Koroner hastalığı olanlarda düÅŸük doz baÅŸlanıp titrasyon yapılmalıdır

  • Herhangi bir diyet önerisine gerek yoktur

  • Tedavi genellikle ömür boyu sürdürülmelidir

  • Gebelikte tiroksin gereksinimi artar

    • Gebelikte LT4 replasmanında serum TSH hedefi daha farklıdır

---------------------------------------------------------------------------------------------------------

 

​

Hipertiroidi Tedavisi

 

​

Hipertiroidi tedavisinde kullanılabilen seçenekler

​

Hipertiroidili hastaların tedavisinde medikal, cerrahi veya radyoaktif iyot tedavi seçenekleri uygulanabilmektedir. Bu tedavilerden hangisinin uygulanacağına hipertiroidinin etyolojisine ve hastanın klinik özelliklerine göre karar verilir. En sık hipertiroidi sebebi olan Graves hastalığında genellikle antitiroid ilaçlar ile tedavi ile remisyon saÄŸlanmaya çalışılır. Remisyon saÄŸlanamayan hastalarda radyoaktif iyot tedavisi veya cerrahi tedavi önerilir. Toksik nodüler guatrlı hastalarda ise antitiroid ilaçlar ile ötiroidiyi elde edilse bile kalıcı ötiroidi saÄŸlanamaz. Bu hastalarda antitiroid ilaçlar ile ötiroidi saÄŸlandıktan sonra genellikle cerrahi veya radyoiyot tedavi gerekli olmaktadır. Subakut tiroidit gibi destrüktif tirotoksikozlarda ise antitiroid ilaçlar etkili olmadıklarından kullanılmazlar.

​

Antitiroid ilaçlar

​

Medikal tedavide kullanılan thioüre türevi ilaçlar antitiroid ilaçlar olarak adlandırılmaktadır. Enzim inhibisyonu yaparak tiroid hormonu sentezini çeÅŸitli basamaklarda baskılarlar. Günümüzde methimazol, propilthiourasil ve karbimazol antitiroid ilaç olarak kullanımda olan ajanlardır. Antitiroid ilaçlar ötiroidi saÄŸlamada etkinliÄŸi yüksek ajanlardır. Hipertiroidili hastaların % 95’inden fazlasında antitiroid ilaçlar ile ötiroidi saÄŸlanabilmektedir. SentezlenmiÅŸ ve tiroid folliküllerinde depolanmış olan tiroid hormonunun sekreyonu üzerine baskılayıcı etkileri olmadığından etkileri 2-4 haftadan önce görülmez. Genellikle tedavi baÅŸlandıktan 1-3 ay sonra hastada ötiroidi saÄŸlanır. Hipertirodili hastalarda ötiroidi saÄŸlamak için gerekli doz hipertiroidinin etyolojisine, hastalığın ÅŸiddetine göre hastalar arasında çok deÄŸiÅŸkenlik gösterir. Ortalama olarak 10-30 mg methimazol, 150-300 mg propyilthiourasil kullanılmaktadır. Tedavi baÅŸlandıktan sonra 3-4 haftalık aralıklar ile yapılan tiroid fonksiyon testlerinin kontrolüne göre gereÄŸinde kullanılan doz birkaç kat arttırılabilir. Bazı hastalarda methimazol dozu 100-120 mg’a, propilthiourasil dozu 1200-1400 mg’a çıkılması gerekebilir. 

​

Antitiroid ilaçların yan etkileri

​

Antitiroid ilaçlar ciddi, yaÅŸamsal risk oluÅŸturabilecek yan etkileri olabilen ilaçlardır. Görülme olasılıkları % 1’den az olsa da akut karaciÄŸer yetmezliÄŸine yol açacak düzeyde karaciÄŸer toksisitesi oluÅŸturabilir. Agranülositoza yol açarak hastalarda sepsis oluÅŸturabilirler. Bu ciddi toksik etkiler çok nadir karşılaşılan yan etkilerdir. Bu durumlarda antitiroid ilaç kullanımı hemen sonlandırılmalıdır. Antitiroid ilaçların en sık görülen (%2-5) yan etkisi ise alerjik deri döküntüleridir. Özellikle yüksek doz kullanıldığında görülür. Doz düÅŸürüldüÄŸünde alerjik yan etki ortadan kalkabilir. Antitiroid ilaç kullanımına baÄŸlı alerjik cilt bulgusu gözlendiÄŸinde antihistaminik ilaçlar verilerek ve doz düÅŸürülerek antitiroid ilaç tedavisine devam edilebilir. Antitiroid ilaç kullanımında bildirilen diÄŸer nadir yan etkiler bulantı, kusma, karın aÄŸrısı gibi gastrointestinal sistem ile ilgili belirtiler, kolestataik sarılık, lupus benzeri belirtilerdir.

 

------------------------------------------------

Antitiroid ilaçların yan etkileri

​

  • Rash, ürtiker (%2-5)

  • Agranülositoz (< % 1)

  • Hepatotoksisite (< % 1)

  • GIS belirtileri

  • Kolestatik sarılık

  • SLE benzeri sendrom

----------------------------------------------

​

Propiltiourasil ile methimazol farkları

​

Propilthiourasil ve methimazol benzer molekül yapısında olan, çoÄŸu yönleri ile birbirine benzer etkileri olan ancak bazı farklılıkları olan ilaçlardır. Bu farklıklar bazı durumlarda önemli olabilmektedir. Propilthiouracil yarı ömrü kısadır ve günde 2-3 dozda kullanmak gerekir. Methimazolün ise hem serum yarı ömrü, hem de doku yarı ömrü uzundur. Günde tek dozda kullanımının yeterli olması nedeni ile uzun süreli tedavi kullanımında hasta uyumunu artırmaktadır. Propiltiourasilin diÄŸer önemli dezavantajı karaciÄŸer toksisitesi riskinin methimazolden daha fazla ve daha ÅŸiddetli olduÄŸunun gösterilmiÅŸ olmasıdır. Bu nedenlerle hipertirodili hastalarda ilk tercih olarak genellikle methimazol tercih edilmektedir. Propilthiourasilin önemli avantajı ise periferde T4’den T3’e dönüÅŸümü azaltabilmesidir. Bu özelliÄŸi sayesinde etkinliÄŸi methimazole göre daha kısa sürede ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenle akut tirotoksik kriz durumlarında çok yüksek doz propilthiourasil tercih edilir. Propilthiourasilin diÄŸer önemli avantajı plasental geçiÅŸinin daha az olmasıdır. Gebe kadınlarda kullanılması gerekiyorsa özelikle ilk trimesterde tercih edilen antitiroid ilaç propilthiourasildir.

​

Radyoaktif iyot tedavisi

​

Hipertiroidili hastaların tedavisinde uygulanılabilen diÄŸer tedavi seçeneÄŸi radyoaktif iyot tedavisidir. Bu tedavide hastaya verilen radyoaktif iÅŸaretli iyot vücutta selektif olarak tirositlerde tutularak beta ışınları aracılığı ile tirositlerin fonksiyon kaybetmesini saÄŸlar. Uygun doz verildiÄŸinde çok etkili bir tedavidir. DüÅŸük dozlarda ötiroidi saÄŸlamayabilir. Yüksek dozlarda ise tüm tiroid parankiminin etkilenmesine baÄŸlı olarak hipotiroidi geliÅŸebilir. Hamilelikte ve emzirme döneminde kullanılması kesinlikle kontrendikedir. Çocuk yaÅŸ gurubunda kullanılması tercih edilmez. EtkinliÄŸi oral olarak alınmasından 1-2 ay sonra görülmeye baÅŸlar, 6-12 aya kadar uzayabilir. Radyoaktif iyot alındıktan sonraki ilk 2-3 haftada radyasyon tiroiditine baÄŸlı olarak tiroid hormon düzeylerinde kısa süreli artma, bazı hastalarda tirotoksikoz bulgularında ÅŸiddetlenme görülebilir. Riskli hastalarda göz önüne alınmalıdır. Tükrük bezlerinin etkilenmesine baÄŸlı olarak siadelanit semptomları ilk haftalarda gözlenebilir. Çok uzun süreli çalışmalarda eriÅŸkinde kullanımına baÄŸlı sekonder malignite riskinin artmadığı gösterilmiÅŸtir. Radyoaktif iyot alan kiÅŸi bir süre için dışarıya radyasyon yayabileceÄŸi için radyasyondan korunma yöntemleri uygulanmalıdır. Özellikle hamile ve çocuklardan bir süre uzak durulmalıdır.

​

Cerrahi tedavi

​

Cerrahi tedavi hipertiroidili hastalarda kalıcı sonuç alınan bir tedavi yöntemi olması en önemli avantajıdır. Cerrahi tedavi ile kesin sonuç elde edilebilir olsa da hipertiroidili hastalarda nadiren tercih edilen bir tedavi yöntemidir. Anestezi komplikasyon olasılığı veya operasyon bölgesinde enfeksiyon, kanama olasılığı vardır. Total tiroidektomi sonrası hipotiroidi beklenen bir durumdur. Ayrıca hipoparatiroidi, nervus laringeus inferior hasarına baÄŸlı ses kısıklığı nefes darlığı gibi komplikasyonlar nadir deÄŸildir. Bu komplikasyonlar geçici olabileceÄŸi gibi kalıcı ve ömür boyu zorlu tedavi gerektiren durumlara yol açabilir. Operasyon gerekliliÄŸine hastaların klinik özelliklerine göre karar verilir. Hipertiroidinin etyolojisine göre yapılması gereken tiroidektomi tipi deÄŸiÅŸir. En sık hipertiroidi sebebi olan Graves hastalığında diffüz toksik guatr olduÄŸu için total tiroidektomi yapılmalıdır. Toksik adenomda sadece lobektomi veya nodülektomi yeterli olabilirken, toksik multinodüler gautrlı hastalarda total tiroidektomi tercih edilmelidir.

​

Graves hastalığı tedavisi

​

Otoimmün bir hastalık olması nedeni ile Graves hastalarında hastalığın seyri farklılıklar gösterebilir. Bazı hastalarda bir süre hipertiroidili dönem sonrasında kendiliÄŸinden kalıcı remisyon gözlenebilir. Bazı hastalar hiç remisyona girmez iken, bazı hastalarda dönemler halinde remisyon ve aktivasyonlar görülebilir. Graves hastalığında kullanılacak tedavi hastalığın seyrine göre deÄŸiÅŸmektedir. Genellikle önce antitiroid ilaçlar ile medikal tedavi baÅŸlanıp ötiroidi saÄŸlandıktan sonra hastalığın remisyona girip girmeyeceÄŸi izlenir. Bu amaçla antitiroid ilaçlara idame dozu ile 12-18 ay kadar devam edilir. Bu süre içerisinde remisyona girmeyen hastalarda kalıcı tedavi olarak adlandırılan radyoaktif iyot tedavisi veya cerrahi tedavi uygulanmasına karar verilir. Hastanın klinik özelliklerine göre radyoaktif iyot veya cerrahi tedavisi tercih edilmekle birlikte çok sıklıkla radyoaktif iyot tedavisi önerilmektedir. Graves hastalığında operasyon sadece bazı özellikleri olan hastalarda önerilmektedir.

​

Toksik nodüllü hasta tedavisi

​

Toksik nodüllü hastalarda da antitiroid ilaçlar çok etkilidir. Hastalarda kısa sürede ötiroidi saÄŸlansa bile antitiroid ilaç tedavisi ile remisyon beklenmez. Antitiroid ilaç tedavisi ile ötiroidi saÄŸlandıktan sonra kalıcı bir tedavi uygulanması gerekir. Bu aÅŸamada seçenekler yine radyoaktif iyot tedavisi veya cerrahi tedavidir. Tedavi sonuçlarının etkin olması, operasyon gerektirmemesi, komplikasyon riskinin çok az olması nedeni ile sıklıkla radyoaktif iyot tedavisi tercih edilmektedir. Hekim her iki tedavinin avantajlı ve dezavantajlı yönlerini hasta ile paylaÅŸarak birlikte karar vermelidirler. Nodüller çok büyük ve baskı semptomları oluÅŸturuyorsa, beraberinde malignite ÅŸüpheli nodül varsa, hasta nodül görüntüsünde kurtulmak istiyorsa cerrahi tedavi önerilebilir.

​

Tiroid fırtınası

​

Tiroid fırtınası (tirotoksik kriz) hipertiroidinin yaÅŸamı tehdit eden, ÅŸiddetli durumudur. Santral siniri sistemi ve kardiyovasküler sistem bulguları çok ÅŸiddetlidir. Sıklıkla gastrointestinal sistem bulguları eÅŸlik eder. AteÅŸ yüksekliÄŸi, bulantı, kusma, diyare, taÅŸiaritmi, delirium, konvülsiyonlar, koma bulguları vardır. Çok nadir karşılaşılan bir durum olsa da mortalitesi oldukça yüksektir (%30). Genellikle hipertiroidi tedavisi almayan hastalarda enfeksiyon, travma, operasyon, enfarktüs, inme, ketoasidoz gibi tetikleyici ek bir faktörün araya girmesi ile ortaya çıkar. Tedavisi yoÄŸun bakım koÅŸullarında yakın gözlem altında yapılmalıdır. Gerekli ise kardiyopulmoner destek yapılmalı ve acilen sıvı kaybı karşılanmalıdır. Antitiroid ilaç olarak propilthiurasil tercih edilmeli ve ilk gün çok yüksek doz kullanılmalıdır. Wolf-Chaikoff etkiden yararlanmak için yüksek doz iyot verilmelidir. Kalp hızını yavaÅŸlatmak için beta-bloker ve rölatif adrenal yetmezliÄŸi gidermek için glukokortikoid ilaçlar tedaviye eklenmelidir.

 

-------------------------------------------------------------------------------

Tiroid fırtınasında acil tedavi başlıkları

​

  • Acil kardiyopulmoner destek

  • YoÄŸun bakım koÅŸullarında yakın izlem

  • Sıvı                              Ä°lk saat 1000 ml % 0.9 NaCl

  • Propiltiourasil            4x 200-300 mg

  • Ä°yot tedavisi                3x10 damla lugol

  • Propranolol                6x40 mg po

  • Glukokortikoid           4x2mg dexametazon iv

------------------------------------------------------------------------------

 

​

bottom of page